Bilinçsiz Yetişkinler ve Suçlanan Çocuklar



Yaşım 30’u geçtiğinde neyi anladım biliyor musunuz; her ne kadar ailem beni günah keçisi ilan etse de ben hiç HATA yapmamışım. O güne kadar ailemin “Sen hatalısın” dediği her şeyi aslında onlardan öğrenmişim…

 

Mesela ufak bir örnek, ben lisedeyken bana “Akşam 10’dan önce evde olacaksın” derlerdi, geç gelirsem kızarlardı. Bende, benden küçüklere aynı şeyi söyledim. Tıpkı ben geç geldiğimde ailem bana nasıl davranıyorsa, küçüklerime öyle davrandım. Sonra güya kendini geliştiren ailem bana hata yaptığımı söyledi. Yine ben suçlandım…

 

Ergenlik dönemimde aileme göre tam bir isyankardım. Piercing yaptırdım, dövme yaptırdım, evden kaçtım, içtim, arkadaşlarımla gezdim, onlarda kaldım, aşık oldum sevdiğime takıldım… Ailem bunları yaptığım için fıttırmak üzereydi. Aboo ne azarlar işittim, ne laflar duydum, evden kovuldum, dayak bile yedim. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Benden küçüklerin hepsi benim bu yaptıklarımı yaptı ve ailem ağzını bile açmadı. Ağzını açmadıkları gibi destek verdiler bunları yapmalarına, hatta bazılarını KENDİLERİ BİLE yapmaya başladı.

 

İlk çocuklarda olur böyle şeyler” laflarının ardına sığınmasın kimse! İlk çocuklar sizin deneme tahtanız değil, daha doğrusu hiç kimse sizin deneme tahtanız değil. Diğer yandan keşke deneme-yanılma olsaydı diye düşünüyorum. Hiç değilse bir şeyler yerine otururdu zamanla... YETİŞKİNLER, oturmamış karakterlerinin ne gibi sonuçlar doğurduğunu fark ederlerdi belki…

 

Ancak tek gördüğüm şey şu oldu; gençken aile baskısından, ağabey korkusundan yapamadıkları şeyleri korkmadan yapan birine katlanamadılar sadece…

 

Ben büyürken dayak yedim, ben büyüdüm herkes şiddete karşı oldu. Gerçekten şiddete karşı mı oldular yoksa artık güçlerinin bana yetmeyeceğini mi anladılar? Yaman çelişki… Ben çocukken beni bir yığın kalıba soktular, bir yığın şey aşıladılar; şu yanlış, bu hata bu günah dediler. Bir müddet o kalıplarla o düşüncelerle yaşadım hayatımı ve benden küçüklere de tıpkı ailemin bana yaklaşımı gibi yaklaştım.

 

İşin en boktan yanı neydi biliyor musunuz; ailem beni bu kalıplara sokarken, bana bunları öğretirken, aşılarken hepsi belirli bir yaşa gelmiş YETİŞKİN insanlardı. Oysa ben daha çocuktum, gençtim. Ben ergenken, ailemdeki büyüklerin en küçüğü 30 yaşını geçmişti. Benden bir küçüğümle aramda 3 yaş 2 ay var. Yani diyelim o 15 yaşındaydı ben 18 yaşındaydım. O ergenlik dönemine girdiğinde ailemin bana öğrettiği, aşıladığı şeyleri ona yaptım ve bana koyulan kuralları ona koydum.

 

Ancak benim bir farkım vardı. Örneğin; Piercing ya da dövme yaptırmasına karşı gelmedim. Bira içse neden içtin demedim dozunu bil dedim vs... Çünkü bunlar benimde yapmak istediğim ve yaptığım şeylerdi. Olası şeylerdi ve zararları indirgenebilirdi.

 

Ama eve geç gelmesine kızdım. Çünkü “Akşam 10’dan önce evde olacaksın” diyen aileme neden dediğimde “Beni düşündükleri içindi” tabi ki bende küçüğümü düşünüyordum. Sokaklar kötüydü, korunmasızdık. Yaşlarımız yakın olduğu için genel kitlenin ne bok olduğunu biliyordum. Ona bir şey olmasını istemiyordum.

 

Ben ona kızdım, ailemde bana kızdı. Ailem sadece esnemekle kalmamıştı, iyice açılmıştı. 30 küsür yaşlarına kadar aynı kalıpta büyüyen, aynı kafada giden ailem şu 3 senecik içerisinde nasıl bir değişim yaşamışlardı? Zamanında bana bu kuralı koyan ailem, şimdi ben bu kuralı ona koyduğum için bana karşı gelmeye başlamışlardı. Yaşım, 18-20 ya da 22 ne fark eder karşımda eşek kadar insanlar daha yeni gelişiyorken

 

Bugün sorsan hala bana utanmadan “Senin de hataların var” diyebiliyorlar. “Hatalarını kabul etmek önemli” diyorlar asla kendi hatalarını kabul etmeyen ya da üstünü örten yetişkinler... Çocukken ve gençken yaptığım şeyleri birer hata olarak görüyorlar. Ancak bunlar benim değil onların hatalarının yansıması… 30 yaşıma kadar bunu kabul ettiğime, kendime “Hazel sen hatalısın!” dediğime yanıyorum. Ailenin günah keçisi olmayı kabullenmiştim.

 

Şimdi dönüp geçmişe bakıyorum ve eee? İsyankarlıkla suçlanacak ne gibi bir hata yapmışım?

 

Kimse beni onun bunun altından, koynundan toplamadı! Ondan bundan çocuk peydahlamadım. (hani bunlar yüz kızartıcı şeylerdir ya ailelere göre) Otmuş, uyuşturucuymuş ağzımı sürmedim. Kimseyi dolandırmadım, hırsızlık yapmadım, hak yemedim. Ulan ben o dönemlerde ailemin verdiği parayla bile gezmiyordum. Lise 2’de okurken aynı zamanda başladım çalışmaya, yettiği kadar kendi paramla geziyordum, içiyordum… Kimsenin başını yere eğmedim ben! Ola da bilirdi

 

Bu gibi durumlarda da aile çocuğunu dışlamak yerine, katletmek yerine yanında durmalı, destek olmalı, doğruyu doğru şekilde öğretecek eğitime, kültüre sahip olmalı.  Ama nerdeee?

 

Peki; kaşıma, ağzıma piercing yaptırdığım için mi yırttınız bu kadar kendinizi? Tebrikler! Siyah giydim “Satanist” oldum, sevgilim oldu “Orospu” oldum, alkol içtim “Allahsız” oldum, arkadaşlarımla gezdim eve geç geldim hatta bazen hiç gelmedim. Sırf ailemden uzaklaşmak için… Aslında basit ve klasik bir ergenlik dönemi yaşadım. Bunu 30’lu yaşlarımda anlıyorum. Belki daha öncesinde anladım ama kimseye en başta da kendime kabul ettiremedim. Çünkü suçlamalara yenik düştüm. Zamanında günah-kötü dediğiniz alkolü şimdi tokuşturup içiyoruz ya sizinle sevgili ailem…

 

Tüm bu yaşadıklarımın en güzel yanı ne biliyor musunuz? Bana böyle davranan aile fertlerim hiç değilse şimdilerde doğru gelişimi gösteriyorlar. (Biraz zorlama olsa da ;) Her ne kadar YETİŞKİN dönemlerinde geride kaldıklarını ve yaptıkları hataları kabul etmeseler de şimdi kendi çocuklarına, diğer yeğenlerine karşı daha netler, daha doğru bir tutum sergiliyorlar.Hatta eskiden okumak istediğim okula (bölüme) bile müdahale edip beni istemediğim bir yerde okutanlar, şimdi başka ailelere “Bırakın çocuğunuz istediği yerde okusun” diye akıl veriyorlar.

 

Kızmıyorum, bu bir başarı! Her ne kadar fark etmeseler de (ve kabul etmeseler de) bu ailenin değişimi benim sayemde oldu. Benden sonrakiler; ben ilklere, yeniliklere, farklılığa açık olduğum, adım atmayı göze alabildiğim için şimdi rahatlar, üzerlerinde baskı yok. Ben değil, benden sonraki ilk kez piercing yaptırsaydı onun çarkına zıçacaklardı. Benle alıştılar bunlara...

 

Bunu neden anlattım size, Blogumu ve İnstagram adresimi takip eden, okuyan çok fazla genç var. Şu an ailesi tarafından suçlanan çok fazla genç var. Her ne kadar isyankar gibi görünseniz de içinizde bu suçlamaları kabullendiğinizi biliyorum. Kabullenmeyin! Kendinizi suçlamaktan vazgeçin! Bu sadece sizi bitiriyor.

 

Geçiniz genetikten gelenleri, hoş o da aileden geliyor zaten… Bugün yaptığınız hataların kaynağı aileniz ve yakın çevrenizdeki yetişkinlerdir. “Arkadaş kurbanı” derler yanlış yaptığınızda, ne kurbanı ya? Arkadaş dediğin seninle aynı yaşta, bilemedin birkaç yaş büyüktür... Arkadaş kurbanı değilsiniz, aile kurbanısınız! Kötü arkadaş diye bir şey yoktur. Ebeveynlerin doğru düzgün yetiştiremediği çocuklar vardır. Kötü ebeveynler vardır.

 

O yaşlarda kendimle ilgili tek bildiğim şey SAĞLAM bir karakterimin olmasıydı. Huyunuz değişir, ihtiyaçlarınız değişir, beğenileriniz değişir ama karakterinizi erken yaşta oturtabilirsiniz. Hatalar yapabilirsiniz ama karakterinizde asla ödün vermeyin. Kendinizi suçlamaktan vazgeçin ve kendinizle barışın sevgili gençler. Bu hataları bu yaşta yapacaksınız. Bu yaşta hata yapamazsanız hatalı çocuklar yetiştirirsiniz.

 

Baskı ile büyüyen nesillerin karakteri oturmamıştır. Bu yüzden bugün bok dediklerine yarın ak derler. Kafanız karışır, kendinizle çelişirsiniz. Bazen çıldırma noktasına gelebilirsiniz. Maalesef büyüklerimiz daha kendi karakteri oturmadan, kim olduğunu anlamadan evlenip çocuk sahibi oluyorlar. Cahil oluyorlar, eğitimsiz oluyorlar, hatta bazen eğitim almış olsalar bile cahillik baki kalıyor.

 

Tüm bunların sebebi ise kendilerine uygulanan ve aslında nefret ettikleri aile baskısını sizlere uygulamalarıdır. Zamanında yaptıkları hatalardan duydukları pişmanlığı size yansıtırlar. Yapamadıklarını siz yapın diye ısrar eder, tepenize çökerler. Bir yandan yaşayamadıklarını diğer yandan yaşadıklarını sizde yaşayın isterler. Kulağa dengesizce geliyor değil mi? Öyle, işte bunlar oturmamış karakterin eseridir. Bu yüzden kötü ebeveynlerdir... Siz onlardan biri olmayın!