Cinsiyetçiliği
en basit şekli ile anlatmak
gerekirse, bir cinsin diğerinden
daha üstün olduğunu savunmaktır.
Teoride “Ben öyle düşünmüyorum” demekle
olmaz. Bunu pratikte sağlaman
gerekiyor. Bir cinsiyeti aşağılamak,
aşağılar biçimde yorumlamak (Karı gibisin), eksik ve yetersiz
görmek, kusurlu olduğunu düşünmek, kötülemek tamamen cinsiyetçiliktir.
Bununla birlikte iyi bir şey söylermiş gibi kullanılan cümlelerde cinsiyetçiliğe girer. Buna basit bir örnek vermek gerekirse, "Kadınları korumalıyız, onlar naiftir, hassastır"
Cinsiyetçilik genel olarak toplumdan
ve aileden gelen bir olgudur.
Günümüzde hala ve hala doğacak çocuğun erkek
olması sevindirirken, kız doğduğunda burukluk yaşanır. Erkek çocuğu daha özgür büyürken, kız çocuğuna pek çok kısıtlama getirilir. Kız çocuğu kişisel hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılır. “Erkekler ağlamaz, erkek evin direğidir” gibi
cümlelerde cinsiyetçiliğin erkek
üzerinde oynadığı oyundur. Renkleri dahi kadın ve erkek için ayırmak cinsiyetçiliktir. Kız çocuğuna
illa pembe, erkek çocuğuna illa mavi…
Şimdi
diyeceksin “E Patavatsız Melek sende bu renkleri
kullanıyorsun blogunda” Evet!
Tasarım için bir renk kullanmam
gerek. İki farklı cinsiyeti anlatıyorsam
iki farklı renk kullanmam gerek.
Bunu yaparken de toplumun düzeyine iniyorum…
Ev
işleri söz konusu olduğunda kızlara ve erkeklere farklı roller biçilmesi cinsiyetçiliğin
temelidir. Küçük yaşlarda bile işler
kız-erkek diye ayrılır. Yazık ki anne,
bir kadın olmasına rağmen bu cinsiyetçiliği alenen kızına karşı yapar. Oğlu sofradan kalkarken kendi yediği tabağını
mutfağa götürdüğünde "Aferin" kızı
bir tişörtünü katlamadan koyduğunda
"Seni kim alır" gibi ifadeler
kullanarak kendi cinsini aşağılar.
Teklifler
söz konusu olduğunda ise ilk
erkeklerin bu adımı atması gerektiği düşüncesi de cinsiyetçiliktir. İlişkiler iki taraflı yaşanır. Hangi taraf olursa olsun dile getirmekte
özgürdür. Hesabı da sadece erkek
ödemez…
Evlendikten
sonra kadının erkeğin soyadını
alması, kütüğünün değişmesi vs...
Sahip çıkılan pek çok gelenek de cinsiyetçi bir tutum sergiler. Gelinin
beline bekaretliğini ilan edercesine bağlanan kırmızı kurdele, başlık parası, yüz görümlüğü, erkeği pohpohlarcasına; gerdeğe girmeden önce damadın sırtına vurulması
cinsiyetçiliğin göstergesidir.
Atasözlerinde
de cinsiyetçi yaklaşımla çoğu kez
karşılaşıyoruz. Bu sözlerin günümüze
kadar gelmiş olması maalesef büyük
bir rezillik. Kadın olsun, erkek
olsun fark etmeksizin nefret ve aşağılama içeren bu sözleri kullanmak
da cinsiyetçiliktir. Günümüzde dahi
hala devam eden cinsiyetçi olgulardan biri de meslekler ve tanımlardır.
"Bilim adamı, iş adamı, balık adam, ev hanımı"
gibi meslek isimleri ve tanımlamalar da cinsiyetçiliği besleyen kavramlardır.
Mesleklerin
yanı sıra getirilen kurallarda yine cinsiyetçi yaklaşımlar sergiler. Kadınların illa topuklu ayakkabı giymesi
gerektiği, makyaj yapma zorunluluğu, tabi bununla
birlikte dikkat çekmeyecek renklerde ruj
sürülmesi gerektiği, kolsuz ya da yakası açık kıyafetlerin
kesinlikle yasak olması... Yine iş ilanlarına bakıldığı zaman; sekreterin kadın olması gerektiği, karşılama ya da
tanıtım hosteslerinin kadınlardan
seçilmesi ve işin en saçma salak yanının fiziği
düzgün ibaresinin ilana eklenmesi.
Senin düzgün fizik dediğin şey ne? “Şişman olmasın
kadın”. Neden? Şişman bir kadın karşılama
hostesi olduğunda müşteriye adını sorup, kağıttan bulup “Masanız
4 numara” diyemiyor mu?
Bir
cinsiyeti tanımlarken, kimliği
üzerinden yargılamak da yine
cinsiyetçiliğe girer. "Erkekler gücü sever"
"Kadınlar paraya düşkündür" "Erkeklerin hepsi cinsellik ister"
Namus kavramının sadece kadının iki bacağının arasında aranması da cinsiyetçiliktir. Hala
toplumda namus, bekaret konusu ile bağdaştırılmaktadır. Bakire olması gereken kim? Kadın! Bak sen... Tabi bir de kadının namusunu korumak diye saçma salak bir şey var. Yavrum sen ne boksun da benim namusumu koruyacaksın?
Sen önce kendi namusuna sahip çık. Kadınlar kendi namusunu
korur. Önemli olan ahlaklı
olabilmek.
Yine
cinsel ilişkiyi barındıran küfürler de tamamen kadına yöneliktir. Sen bir erkek olarak
her ne kadar kadınlara değer verdiğini söylesen de kendi cinsine ettiğin küfürlerin içerisinde kadının cinsel organı geçiyorsa cinsiyetçisin demektir. Tabi burada bahsettiğim
şey sadece erkeklerin ettiği küfürler
değil. Bir kadın olarak sen, gerek hemcinslerine gerekse karşı cinse karşı bu tarz küfürler kullanıyorsan hem
cinsiyetçisin hem de kendi cinsini aşağılan
aşağılık birisin…
İster
şaka maiyetinde olsun, ister
arzularını karşı tarafa yöneltmek
maiyetinde olsun ya da küfür, fark etmez "S*kmek"
ne demek? Yahu hayvanlar bile cinselliğe böyle bakmıyordur. Cinsel
paylaşım “Sevişmektir, seks yapmaktır” Senin
önünde bir çıkıntı var ve onu bir
yerlere sokabiliyorsun diye mi “S*kmiş” oluyorsun cinsiyetçi!
Şimdi
kendimle yüzleşme zamanı. Blogumu
okuyan pek çok kişi benim Feminist
olduğumu düşünüyor ama ben Feminist
değilim. Çünkü feminizmin özü; kadın-erkek
eşitliğidir. Kadınların, erkekler kadar bu toplumda yeri olduğunu, eşit hak ve özgürlükleri olduğunu savunur
ve doğrudur.
Bana
gelince, ben kadınların erkeklerden daha üstün olduğunu, daha zeki,
daha yetenekli ve daha akıllı olduğunu savunuyorum. Bir nevi cinsiyetçilik
yapıyorum bu konuda…