"Ah nerede o eski aşklar" içinde, içinde!
Gerçekten
neyin kafasını yaşıyor, aşkın var olmadığını ya da kaybolduğunu düşünen insanlar? Yoksa
sende onlardan biri misin? O elini milletin cebinden bir çıkar, aslına dön bakalım. O eski dediğin
aşkta, aşıklarda hala sapa sağlam duruyor. Sadece sende tık yok! Hala sağlam, tutkulu, sadık ve sevgi dolu aşıklar var sen yorma o aklını...
Sorun sende! Çünkü ya gözün çok yükseklerde ya da gözün her
yerde! Halin bu denli vahim olunca, kimse seni aşkına layık görmüyor.
Romantik
filmlerin çoğu ne güzel anlatıyor
aşkı ve aşk uğruna verilen savaşları. Ama tabi; sen romantik film izlemezsin. Çünkü hayatın gerçekleri senin aklının alamayacağı
kadar sıkıcı!
Canım
benim, kafanı her yıl değişmeyen konularla bir yenisi çıkan, vurdum'dan kurtardım'dan öteye geçemeyen, süper
kahraman filmlerinden kaldır da azıcık gerçeği
görmeyi dene… Superman şehri kurtardığı gibi aşkını da yanı başına alır ama senin aşk hayatını kurtaracak güç onda bile
yok!
Öncelikle
insan olarak kendine biraz saygın olmalı, böylece insanlarda ancak
o zaman sana saygı duyabilir. İnsan duygularını, vicdanını ve merhametini
unutursa insanlıktan çıkar ve bu
kayıplar katiyen gurur duyulacak bir
şey değildir. Bugün onunla yarın öbürüyle geçirdiğin hayat da hayat değil. Şaklabanlık!
Ciddiye
alınmamanın sorumluluğunu başkalarına yıkma. Senin karşındaki
insanların duygularına biraz saygın
olsa, onlarında sana saygısı olur.
Fakat bir gerçek var ki, bazı insanlar saygıyı
hak etmeyecek kadar acizdir. Seksomanyaklık içeren kliplerin, eniştesinin kaynına atladığı hepsini toplasan beş kuruş
etmeyecek dizilerin, kıytırık bir
araba için eşini televizyonlarda rezil eden tiplere yer verilen yarışmaların seyrine aldanmayacaksın. Benden
sana abla tavsiyesi, çık bu kaosun
içinden.
Her
gün el birliği ile boka sarılan ilişkiler meydana getiriyorsunuz. Modern toplum ayağına arkadaş ortamlarında genişleyen miden ama iş ailene gelince yutamadığın
lokmalar, sadece senin kıçını tırmalar. Boşanma olaylarının arttığı ve buna paralel olarak evlenme
oranlarının düşmesi gurur verici bir
tablo sergilemiyor. Çünkü sevmeyi, sevilmeyi, değer vermeyi ve kıymet bilmeyi kimse
sana öğretmiyor. Bir aile olmayı, en
başta ailen sana öğ-re-te-mi-yor!
Annelik
yapamadığı için anne olmayı, babalık
yapamadığı için baba olmanın verdiği
gururu öğretemiyorlar sana. Zaten
senin de öğrenmeye niyetin yok. Anan, baban kötü olsa dahi sen onlardan daha iyi olmak için hiçbir çaba harcamıyorsun ama onları eleştirmeyi de es geçmiyorsun. Tabi şimdilerde hayat güzel, hiç yaşlanmayacakmışsın gibi güzel hem de!
Bu
devirde aşk bile diyemedikleri o anlamsız ilişkilere
baktığımda kocaman bir boşluk
görüyorum. Soruyorsun, diyor ki; “Geziyoruz,
dolaşıyoruz, sevişiyoruz ama isim vermiyoruz”. Oysa ne denli yakışırdı sizin bu durumunuza "Çaresizlik" demek. Bunca haltı yiyeceksin ama "Sevgilim" bile diyemeyeceksin. Sen kendini kandıra dur!
Hani
isim koymasınlar ki, bu zırtapozdan daha iyisi karşılarına çıkarsa terk
etme zahmeti çekilmesin. Bağlılık olmasın ki aman deyim ezilmesin. Egoları zarar görmesin. Yazık!
Hala bunun bağlılık olduğunu
anlamayacak kadar vahim.
“Kendine
saygın olsun” demiştim ya
hani; işte tam olarak bundan
bahsettim. Sen kendini layık
görmüyorsun ki sevilmeye. Birine bağlanamayacak kadar aciz olmayı öylesine kabullenmişsin
ki, bağlanırsan kendini kaybedeceğini
sanıyorsun.
Yapma
ablacım! Sev, sevil hayatını birazda gerçekleri
ile yaşamayı öğren. Bazen sevgin karşılık
bulmadığında vazgeçmemeyi öğren.
Kazandığında bağlan, kaybetmemeyi öğren. Unutma ki, insanları kaybetmek kolaydır. Önemli olan bu
hayatta her zaman kazanmaya
oynamaktır. İşte o zaman güçlü olduğunu hem kendine hem de çevrendeki
herkese gösterirsin…